TEDAVİ
Düşük doğum ağırlıklı bebeğin bakımı ve tedavisinde:
1-Isı regülasyonu
2-Beslenmesi
3-Sıvı elektrolit ihtiyaçlarının karşılanması
4-Enfeksiyondan korunması önem taşımaktadır.
1-Küvöz bakımı: Modern küvözler bebeğe sıcak bir atmosfer ve standart bir nem sağlayarak vücut ısısını düzenlerler. Optimal küvöz ısısı bebeğin vücut ısısını 36.5-37 oC’ta tutmasını sağlayacak düzeyde olmalıdır. Bu ısı bebeğin ağırlığı ve matürasyonu ile ilgili olup 29-34oC arasında değişir. Bebek ne kadar küçük ve immatürse gereksinimi olan çevre ısısı da o kadar fazla olur. Nem oranının da %40-60’ta tutulması solunum yollarının kuruyup irrite olmasını önlemesi açısından önemlidir. Küvöz içine verilecek oksijen hipoksi ve dolaşım bozukluğunu önler, ancak riskleri (prematüre retinopatisi, bronkopulmoner displazi) göz önünde bulundurularak uygun şekilde verilmelidir. Siyanoz, takipne ve apne varlığı oksijen tedavisi için endikasyondur. Transkütan oksijen elektrodu veya pulse oksimetre ile oksijen tedavisinin etkinliği kontrol edilmelidir.
2-Beslenme: Solunum sıkıntısı, hipoksisi, dolaşım yetersizliği, santral sinir sistemi depresyonu veya ciddi enfeksiyonu olan bebeklerle aşırı immatür olanlar oral beslenmemelidir. Bu bebeklerin kalori, sıvı ve elektrolit ihtiyacı parenteral yolla karşılanmalıdır.
Büyük prematüreler emerek beslenebilirler. Ancak yine de memeden emerken çabuk yorulacakları akılda tutulmalıdır. Sağılmış anne sütünün biberonla verilmesi de bir alternatiftir. 1500 gr.ın altındaki bebeklerde emme, yutma ve nefes alma koordinasyonu tam sağlanamadığı için nazogastrik tüp ile beslenmeleri daha uygundur. Tüple beslerken her beslenmeden önce mide içeriği aspire edilerek kontrol edilmelidir. Bir önceki beslenmede verilen miktarın %10 undan fazlasının geri gelmesi durumunda miktarın azaltılması veya artışların daha yavaş yapılması gerekir.
Düşük doğum ağırlıklı bebeklere vitamin desteği mutlaka yapılmalıdır. Term bebeklerin ihtiyaçlarına ek olarak bunlara C vitamini, E vitamini, folik asit, ekstra D vitamini , kalsiyum ve fosfor da verilmelidir. Ayrıca demir depoları term bebeklerden daha yetersiz olduğu için 2. aydan itibaren 2 mg/kg demir desteği de sağlanmalıdır.
3-Sıvı ihtiyacı: İnsensibl su kaybı gestasyonel yaş ile ters orantılıdır. Bebek ne kadar immatür ise su kaybı o kadar artar. Renal solüt yükünü atmak için de daha fazla sıvıya gereksinim duyarlar, çünkü idrarı konsantre etme yetenekleri çok kısıtlıdır. Term bebeklerde sıvı ihtiyacı 1. günde 60-70 mL/kg ile başlayıp 3-4. günlerde 100-120 mL/kg’a çıkarken prematürelerde 1. günde 70-100 mL/kg dan 3-4. günlerde 150 mL/kg’a kadar ulaşır. Ancak her bebeğin ihtiyacı bireysel olarak değerlendirilmelidir.
4-Enfeksiyonun önlenmesi: Prematüre bebeklerin enfeksiyona yatkınlıkları mevcuttur. Bu nedenle enfeksiyonu önleyici tedbirlerin alınması şarttır. Bunların başında hastaya dokunmadan önce el yıkamak gelir. Serviste kalabalığın önlenmesi, enfeksiyonu olan kişilerin kesinlikle servise sokulmaması ve hasta başına düşen hemşire sayısının optimal düzeyde tutulmasının sağlanması son derece önemlidir. Küçük prematürelere profilaktik gamma globulin verilmesi bakteriyel enfeksiyonları önlemede yararlı olabilir.
Bu genel önlemlerin yanısıra düşük doğum ağırlıklı bebeğin takibi sırasında respiratuar distres sendromu, hipoglisemi, vs gibi sorunların görülmesi halinde bunların spesifik tedavisi yapılmalıdır.
Majör medikal problemler çözüldükten sonra, bebek vücut ısısını açık yatakta stabilize edebilir, beslenmeleri rahatça tolere edebilir ve günde 10-30 gr. kilo alabilir hale geldiğinde eve çıkarılabilir. Genellikle bu durum ağırlıkları 1900-2100 gr. olduğunda sağlanabilir. Bütün düşük doğum ağırlıklı bebeklerin taburcu edilirken göz muayenesi ve işitme testinden geçmesi, umbilikal arter kateterizasyonu yapılanların da renal vasküler hipertansiyon yönünden tansiyonlarının ölçülmesi gereklidir.
PROGNOZ
SGA bebeklerin büyüme ve gelişme açısından prognozları etyolojiye bağlı olarak farklılıklar gösterir. Konjenital enfeksiyon, kromozom anomalileri ve multipl konjenital anomalileri olanlarda prognoz kötüdür. Diğer bebeklerde de perinatal problemlere bağlı olarak prognoz değişir. Ancak perinatal problemlerin minimal olduğu durumlarda bile SGA bebeğin gelişimsel defektleri olabilir. Gelişimsel problemler 2-5 yaşına kadar belli olmadan daha sonra bulgu verebilir. Term SGA bebekler süt çocukluğunda gelişimsel defekt göstermeseler de okul çağında öğrenme güçlükleri nedeniyle okul başarıları düşük olabilir. Vücut gelişimi açısından da SGA bebeklerin gelişimi etyolojiye göre değişir. İntrauterin hayatın erken dönemlerinde etkilenenler (kromozom anomalileri,intrauterin enfeksiyonlar,vs) hayat boyu küçük kalırken, 3. trimesterde etkilenenler yaşıtlarını 6 ay içinde yakalarlar.
Preterm bebeklerde ise konjenital anomali, santral sinir sistemi hasarı gibi durumlar yoksa 1500-2500 gr. arasındakilerin çoğu yaşıtlarını 2 yıl içinde yakalar. Çok düşük doğum ağırlıklılar (<1500 gr.) ise özellikle ciddi enfeksiyonlar geçirip yeterli beslenemezlerse yaşıtlarını yakalayamayabilirler. Genel olarak bebek ne kadar immatür ve doğum ağırlığı ne kadar düşükse nörolojik ve entelektüel gelişim o kadar geri olacaktır. Çok düşük doğum ağırlıklı bebeklerde nörolojik defekt %10-20 arasındadır. Bunun içinde serebral palsi %3-6, işitme ve görme defektleri %1-4, öğrenme güçlüğü %20 gibi oranlardadır.%76’sında okul başarısı normal bulunmuştur.