Safra kesesinin en sık selim tümörü poliplerdir. Adenomlar). En sık habis tümörü ise adenokarsinomdur.
Safra kesesi muskülaris mukozanın bulunmadığı bir organdır (sindirim sisteminde bu özelliğe sahip tek organ). Bu nedenle özellikle kronik kolesistit geliştiğinde mukozal girintiler serozaya kadar uzanır; bu yapılar Rokitanski sinüsleri adını alır.
Safra kesesinin en sık izlenen anomalisi: fundusun katlanması ile oluşan frigyalı başlığı tipi kesedir.
Kolelitiyazis
Kadın, şişman, 40 yaş üstü, multiparlarda risk artar. Östrojenik etki, obezite, hızlı kilo kaybı ve hipokolesterolemik ajanlarla tedavi risk faktörü olabilir.
Çoğu safra taşı klinik olarak sessizdir. iki ana taş tipi vardır: Kolesterol taşları (%80) ve pigment taşları (%20, bilirubin kalsiyum tuzları).
a- Kolesterol taşları %50-100 arasında kolesterolden oluşur. Yanında kalsiyum karbonat, fosfat ve biluribin içerirler. çoğu radyolusendir (direkt grafide görülmezler). Kalsiyum içerenler radyoopak olabilir. Safra kesesi içinde oluşurlar.
b- Pigment taşları biliyer sistemin herhangi bir yerinde oluşabilir; kolay parçalanır ve siyah-kahve renklidir (sıklıkla hemolitik anemi hastalarında görülür). %50-75 radyoopaktır (sıklıkla kalsiyum içerirler). Enfekte safra yollarında gelişme eğilimleri vardır.
Kolesterol tipi taş için risk faktörleri: Uzamış açlık, östrojenin artması, hızla kilo verme, total paranteral beslenme, spinal kord hasarı,
Pigment tipi safra taşı için risk faktörleri: Hemolitik anemi ve enfeksiyonlardır.
Kolesterolozis: Safra epiteli altında kolesterol fagosite etmiş histiyositden oluşan çok sayıda kümelerin bulunur. Kese mukozası sarı çizgilenme içerir (çilek görünümünde kese). Kolesterolozis klinik anlam taşımaz ve semptom vermez.
Porselen kese (distrofik kalsifikasyon) karsinom gelişimi için predispozan olduğundan saptandığı anda cerrahi olarak çıkarılmalıdır.
Akut kolesistitte safra kesesi kırmızı renkte, büyük, yeşil-siyah görünümdedir. % 90 olguda taşa sekonderdir. Lümende püy baskınsa safra kesesi ampiyemi adını alır. Akut enflamasyon (ödem, lökosit enfiltrasyonu, konjesyon, apse oluşumu, gangrenöz nekroz) bulguları izlenir. Ağır olgularda gangrenöz kolesistit düşünülür.
Kronik kolesistit bulguları hafif ve değişkendir. Akut enflamasyon görülmeden taş varlığı tanı için yeterlidir. Kese küçülmüş, normal, büyümüş olabilir. Fibrozis ile kese cidarı kalınlaşmıştır. Mikroskobide lenfositlerin baskınIığı görülür. Rokitanski sinüslerinin varlığı tanıyı destekler.
– İntrahepatik safra yollarının habis tümörü;
Kolanjiokarsinom
– Karaciğer hilusundaki safra yollarının habis tümörü;
Klatskin tümörü
– Ekstrahepatik safra yollarının habis tümörü (safra kesesi ve koledok) adenokarsinom olarak adlandırılır.
Safra Kesesi Karsinomu
Hemen daima rastlantısal ve ileri evrede yakalanan, kadında anlamlı oranda sık izlenen; 7.on yılda ve sık görülen tümörlerdir. % 60-90 olguda safra kesesinde taş bulunur.
Safra kesesi karsinomlarının hemen hepsi adenokarsinomdur. % 5’i yassı epitel hücreli karsinom veya adenoskuamöz karsinomdur.
Tanı konulduğunda çoğu karaciğeri invaze etmiş ve safra yolları ve portahepatik lenf düğümlerine yayılmıştır.
Safra kesesi karsinomları öncelikle karaciğer invazyonu sonra lenf nodu metastazı yaparlar.
Klinik bulguları kolelitiyazisten farksızdır. Erken tıkanıklık yapar veya hasta taş nedeni ile opere edilirse daha erken tanı alır. % 80 olguda tanı ameliyat esnasında konur.
Kadınlarda sıklığı fazla olan tek sindirim sistemi habaseti safra kesesi karsinomudur.
Ekstrahepatik safra kanallarının en sık primer selim tümörü adenomiar, habis tümörü ise adenokarsinomlardır.
Klatskin tümörü: Karaciğer hilusunda sağ ve sol hepatik duktusun birleşim yerinde bulunur. Safra taşı ile birlikteliği yoktur. E/K: 1/1 dir. Yavaş büyür ve uzak metastaz nadirdir. Saf ra akımının engellenmesi ve cerrahi uygulanmasının çok sınırlı olması nedeniyle Prognoz kötüdür. Ülseratif kolit ve primer sklerozan kolanjit olgularında sık izlenir.