TEDAVİ
1. Sıvı Tedavisi:
Gereken sıvı miktarını gereken hızda verebilmek için yeterli sayıda ve genişlikte damar yolu açılmış olmalıdır.
Sıvı tedavisinde genel kural olarak hasta ne yitirdiyse replasman da aynı türde sıvı ile yapılmalıdır. Kan kayıplarında 1500 ml yi aşmayan kayıplar dengeli tuz solüsyonları ile karşılanabilir.
Hipotansif bir yaralıya acil koşullarda uygulanacak en uygun tedavi 1000-2000 ml ilk yarım saatte gidecek şeklinde dengeli tuz solüsyonlarının (Ringer laktat ya da SF) verilmesidir.
Ringer laktat, pH’sının arteriel pH’ya yakın olması, içerdiği laktatın laktik asit miktarını artıracağı yerde (yeterli karaciğer perfüzyonu sürüyorsa) karaciğerde hızla bikarbonata metabolize edilmesi nedeni ile daha avantajlı olabilir.
Ancak K+ içermesi nedeni ile böbrek fonksiyonlarının değerlendirilmediği şokun geç dönemlerindeki hastalarda dikkatli kullanılmalıdır.
Verilen sıvı miktarı kaybedilenden mutlaka daha fazla olmalıdır.
Htc’in % 30’un ( Hemoglobin < 7 gr/dl) altına indiği durumlarda kanın O2 taşıma kapasitesi belirgin olarak azalır. Bu nedenle 1500 ml’den daha yüksek olan kan kayıplarında kan transfüzyonu yapılmalıdır.
Plazma genişleticileri ve yapay O2 taşıyıcı sıvıların rolü: sıvı resüstasyonu için kullanılabilirse de şoktaki hastanın tedavisinde üstünlükleri olmadığı anlaşılmıştır.
Dallı polisakkarit makromoleküllerinden üretilen 40.000 ve 70.000 moleküler ağırlıklı dekstranlar ve hidroksietillenmiş amilopektinin hipovolemik hastalarda pek bir yararı yoktur.
2. Vazoaktif İlaçlar:
Hipovolemik şokta erken dönemde kan basıncı yükseltmek amacı ile vazokonstriktör ilaçların kullanımı kontrendikedir.
Santral vende basınç yeterince yükseltildikten sonra arteriel kan basıncı ve periferik dolaşım yeterli değilse kalbin kontraktilitesini artıran dopamin, dobutamin, izoproterenol gibi ajanlar kullanılabilir.
3. Pulmoner Destek ve O2 Tedavisi:
Şoktaki tüm hastalara maske ile % 40-50 konsantrasyonunda O2 verilmelidir. Ventilasyon yetersiz ise ya da oksijene rağmen arteryel hipoksi varsa entübasyon ve ventilasyon desteği gereklidir.
SEPSİS VE SEPTİK ŞOK
Tanımlar:
Enfeksiyon: Normal olarak steril olan konaksı dokunun mikroorganizmalar ile invazyonuna verilen inflamatuar cevaptır.
Bakteriyemi: Kanda canlı bakterinin bulunmasıdır.
Sistemik İnflamatuar Cevap Sendromu (SIRS):Aşağıdakilerden iki ya da daha fazlasının varlığı halinde SIRS’den bahsedilir.
1- Ateşin 38 C’den yüksek olması ya da 36 C’den düşük olması
2- Kalp atım hızının 90/dk’dan yüksek olması
3- Solunum hızının 20/dk’dan yüksek olması veya PaCO2 < 32 mm Hg
4- BK’nin 12.000/mm3 ya da 4000/mm3 düşük olması ya da % 10’dan daha fazla band formunun olması.
Sepsis: SIRS ve bakteriemi beraber olmasıdır.
Septik Şok:Sepsisteki hastada yeterli sıvı resüstasyonuna rağmen hipotansiyonun ve perfüzyon bazokluklarının devam etmesidir.
Multiorgan Disfonksiyonu Sendromu: Hastada bozulmuş organ fonksiyonlarının olmasıdır.
Multiorgan Yetmezliği Kriterleri:
1. Hepatobilier: Bilirübin seviyesinin 2.9 mg/dl ve SGPT seviyesinin 70 IU/l yüksek olması.
2. Solunum: pAO2/FiO2 oranı < 280
3. Santral sinir sistemi: Herhangi bir sedasyon uygulanmamasına rağmen Glaskow Koma Skorunun < 14 olması
4. Metabolik: Baz eksikliğin 10 mmol/lt yüksek olması
5. Renal: Normal kalp dolum basıncının olmasına rağmen ve hastada 500 ml. sıvı verilmesine cevapsız oligüri (< 0.5 ml/kg/st) olması
6. DİK: Trombosit sayısının % 25’den fazla azalması ve protrombin zamanının % 20’den fazla artması.
Septik Şokta Etiyoloji:
En sık rastlanan etkenler gr (+) ve gr (-) bakterilerdir.
Gr (+) enfeksiyonlardan masif sıvı kaybına yolaçan enfeksiyonlar nekrotizan fasiit, bakteriyemisiz potent ekzotoxin ile olan enfeksiyonlar (Clastrodium) ya da stafilokok, steptokok ve pnömokokların yolaçtığı fulminan enfeksiyonlardır.
Gr (-) sepsisin en sık nedenleri ise, genitoüriner sistem enfeksiyonları, solunum yolları enfeksiyonları ve intraabdominal enfeksiyonlardır.