NOT:
Glomus tümörleri (paragangliomlar);
Paragangliyomalar, nöroendokrin hücrelerden köken alan nadir görülen tümörlerdir. Glomus tümör, kemodektoma, non-kromaffin paragangliyoma, karotid body tümör gibi değişik isimlerde anılırlar. Baş boyun bölgesinde yerleşim yerine göre isim alırlar. Karotis kaynaklı ise glomus karotikum, juguler bulbus kaynaklı ise glomus jugulare, temporal kemik hipotimpaniyum kaynaklı ise glomus timpanikum, vagal sinir gangliyonu kaynaklı ise glomus vagale ismini alır.
En sık karotis bifurkasyonda yerleşirler. Bununla birlikte larinks, orbita, tiroid, nazal olabilir. Kadınlarda erkeklerden 3 kat daha sık görülür ve 5. dekatta pik yapar . Genellikle tek taraflı görülmesine rağmen % 3-11 vakada multisentriktir ve % 25-50 aileseldir. İleri derecede vasküler olan bu tümörler genellikle yavaş büyüyen, asemptomatik kitlelerdir.
Glomus tümörler benign olmasına rağmen malign tipleri de vardır ve uzak metastaz da yapabilirler. En sık metastaz bölgesel lenf nodudur.
Paragangliomalarda en sık başvuru nedeni; glomus karotikumda boyunda ağrısız kitle iken glomus jugulotimpanikumda otalji ve pulsatil tinnitustur
Anjiografi operasyon öncesi yapılması gereken en önemli tetkiktir. Tümörü besleyen damarları gösterir ve tümörün yaygınlığını, ana vasküler yapılarla ilişkisini ortaya koyar.
NASOFARİNKS PATOLOJİLERİ
Adenoid hipertrofi
Nazofrenksdeki adenoid dokunun büyümesi çocukta nasal obstrüksion yapar.
Ağzı açık uyur ve horlar. Aşırı hipertrofik olgularda, çoğu zaman palatinal tonsil hipertrofileri ile birlikte, çocukluk dönemi tıkayıcı uyku apnesi sendromunun da en sık görülen nedenidir.
Zamanla tipik yüz görüntüsü gelişir. (uzun yüz-üst dudakta yukarı çekme üst kesici dişlerin açıkta olması).
Tuba tıkanıklığına bağlı sık otitis media ve sinüzüt gibi ÜSYE’ları geçirirler.
Tanı:
Tanı, çoğu zaman semptomlar ve indirekt muayene bulgularına dayanılarak klinik olarak konulabilir.
Ancak özellikle çocuklarda yapılması zor olan rinoskopi posterior (indirekt nazofarengoskopi) yapılabilirse veya olanak varsa endoskobik muayenede tipik adenoid dokusunun görülmesi ile kesin tanı konur . Bunlar yapılamıyorsa, şart olmamakla birlikte yumuşak doku dozunda çekilen lateral boyun grafisi de tanıda yardımcı olabilir.
Tedavi
Cerrahi
Peritonsiller abse
Akut tonsillitin bir komplikasyonu olarak, erişkinlerde daha sık görülür.
Konuşma zorluğu vardır, ağzını açamaz, dilini çıkaramaz,trismus vardır.
Disfaji ve kulağa yansıyan ağrı görülür.
Çocuklarda Genel anestezi altında drenaj yapılmalıdır.
Retrofaringeal abse:
İnfant veya küçük çocuklarda gözlenir.
Trismus yok, ağız açıktır.
Ateşle beraber boğaz ağrısı, boyunda hassasiyet vardır.
Yutkunma bozuktur disfaji-disfaji nedeniyle tükrüğünü yutamaz ve ağız kenarlarından akar.
Hasta baş ekstansiyonda ve bir tarafa yatık yatar.
Sternokloidomastoideus önünde fluktuasyon veren, ağrılı kitle vardır.
Tedavide abse drenajı, genel anestazi altında ve baş trendelenburg pozisyonuna getirilerek yapılır.
Jüvenil nazofaringeal angiofibrom:
Sfenoid ve etmoidal kemik periosteumundan köken alır
Hemen hemen daima genç (8-15 yaş) erkekte görülür
İlk olarak burun kanaması ve tıkanıklığı ile kendini belli eder.
Testesteron reseptörü olduğundan, adelosan dönemde spontan regrese olması tipiktir
Primitif kan damarları içerdiğinden kanamaya eğilimlidir,
Biopsi yapılmaz, Muayene – posterior rinoskopi, CT ve Angiografi ile teşhise gidilir.
Tedavide ilk seçenek cerrahi eksizyondur.
Nasofarinksin malign tümörleri:
Nasofarinks CA:
En sık Epidermoid Ca tipindedir.
EBV virüs ile ilişkilidir.
Lokal olarak tuba östaki ve kafa tabanına yayılma özelliğindedir, üst servikal lenf nodlarına erken metastaz yapar.